Cabbaroğlu Hukuk & Danışmanlık olarak, yerli ve yabancı müvekkillerimize geniş bir hukuk hizmetleri yelpazesi sunarak güvenilir ve profesyonel danışmanlık sağlıyoruz. Her bir müvekkilimizin ihtiyaçlarını derinlemesine analiz ederek en etkili çözümleri sunmak için şeffaf, çözüm odaklı ve analitik bir yaklaşım benimsiyoruz.
Hukukun birçok alanında sunduğumuz kapsamlı hizmetlerle, hukuki süreçlerin her aşamasında yanınızda olmayı hedefliyoruz. Uzun vadeli ilişkiler kurma ve müvekkil memnuniyetini ön planda tutma anlayışımızla, her zaman en yüksek standartlarda hizmet sunmayı taahhüt ediyoruz.
Hukuk büromuzda, avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti verilmekte olup, müvekkillerimiz ile danışanlarımızın ihtiyaç duydukları hukuki desteğin nitelikli şekilde temini ve sorunlarının çözümlenmesini amaçlamaktayız.
“Hukukun üstünlüğü” prensibi ışığında ve güçlü önleyici hukuk deneyimimiz sayesinde, müvekkillerimizin çeşitli proaktif uygulamalarla sorumluluklarını azaltmalarına destek olmakla birlikte, tecrübemizle harmanladığımız güncel bilgi birikimi ile müvekkillerimizin hukuki destek talep ve ihtiyaçlarını, doğru ve pratik şekilde çözüme kavuşturabilmek için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
“Hukukun üstünlüğü” prensibi ışığında ve güçlü önleyici hukuk deneyimimiz sayesinde, müvekkillerimizin çeşitli proaktif uygulamalarla sorumluluklarını azaltmalarına destek olmakla birlikte, tecrübemizle harmanladığımız güncel bilgi birikimi ile müvekkillerimizin hukuki destek talep ve ihtiyaçlarını, doğru ve pratik şekilde çözüme kavuşturabilmek için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Müvekkil - Danışan Odaklılık
Önleyici Hukuk Metodu
Uluslararası Perspektif
Profesyonel Yeterlilik
Uzmanlık ve Deneyim
Teknoloji ve Yenilikçilik
BİZE ULAŞIN
Adres
İzmit/KOCAELİ
E-posta
Telefon Numarası
-
-
Çalışma Saatleri
Hafta içi
08:00 – 18:00
Cumartesi
10:00 – 16:00
Pazar
Kapalı
Alternatif olarak aşağıdaki iletişim bilgilerini doldurabilirsiniz:
SON HABERLER
12 Mart 2024
KAMUOYUNDA 8. YARGI PAKETİ OLARAK BİLİNEN KANUN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMIŞTIR
7499 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 12.03.2024 tarihli ve 32487 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Yasa değişikliği ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu ile bazı kanunlarda düzenleme yapılarak kanun yolları bakımından gün olarak belirlenen sürelerin hafta ve ay şeklinde değiştirilmiştir. İtiraz, istinaf ve temyiz başvuru süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiştir. Başvuru sürelerinin yeknesaklaştırılmasını sağlayan bu düzenlemelerde öne çıkan başlık; ceza yargılamasında süre tutum dilekçesi uygulamasının kaldırılması olmuştur.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan birtakım değişiklikler:
-
Sürelerin başlama ve bitmesi maddesine ekleme yapılmış, süre hafta olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde bitecektir.
-
Tasdik veya ret kararına karşı borçlu ve tasdik duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna, istinaf incelemesi üzerine verilen karara karşı da tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurabilecektir.
-
Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve miktar veya değeri elli sekiz bin sekiz yüz Türk lirasını geçen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilecektir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yapılan birtakım değişiklikler:
-
Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi ancak kendi isteğiyle kısıtlanabilecek veya kendisine kayyım atanacaktır.
-
Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasına mahkum ergin kişi isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilecektir.
-
Vesayet makamının karar vermeden önce hükümlüyü dinleme zorunluluğu getirilmiştir.
-
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya karar verilebilmesi için resmi sağlık kurulu raporunun tanzimi için gereklilik bulunması halinde Kanun’un 436. madde hükmü uygulanacaktır.
-
Mahkeme tarafından hekim ön raporu üzerine verilen yerleştirme kararına karşı ilgili veya yakınları tarafından on gün içinde itiraz yoluna başvurulabilecektir.
-
1.Toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin isteminin bulunması,
2. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin talebi üzerine kişiliğinin veya malvarlığının korunması sebebinin ortadan kalkması, şartlarının varlığı halinde hapis hâlinin devamı süresince vesayeti sona erdirilebilecektir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yapılan birtakım değişiklikler:
-
Adli para cezasının bir gün karşılığı olan miktar en az yüz ve en fazla beş yüz Türk Lirası olarak belirlenmiştir.
-
Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.
-
Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan birtakım değişiklikler:
-
Yakalama, tutuklama işleminin yanı sıra adli kontrol işlemine de karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilecektir.
-
Ayrıca Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenler de tazminat isteyebileceklerdir. Ayrıca karar veren merciler ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildireceklerdir.
-
Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen (CMK 141/1 (e), (f) ve (l) bentleri) kişiler bakımından tazminat istemleri Tazminat Komisyonu tarafından karara bağlanacaktır.
-
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi durumunda müsadereye ilişkin hükümlerinin uygulanması konusu açıklığa kavuşturulmuştur.
-
Sanığın kabul etmemesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği hükmü kaldırılmıştır.
-
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebilecektir.
-
Kaçak sanık hakkında daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkumiyet kararının yanı sıra ceza verilmesine yer olmadığı kararı da verilemeyecektir.
-
Basit yargılama usulünde itiraz üzerine, itiraz, itirazı veren Mahkeme dışındaki tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesi tarafından incelenecektir. Yargılama giderlerine, vekalet ücretine veya maddi hataya ilişkin itiraz olması halinde yine basit yargılama usulü kapsamında hata giderilecek ve sanığın indirimi korunacaktır.
-
İstinaf kanun yoluna başvuru süresi hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde yapılacaktır.
-
Temyiz kanun yoluna başvuru süresi hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde yapılacaktır.
-
Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtecektir.
-
Kanun’un 22. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin yürürlük tarihleri belirlenmiştir.
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun’un adı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun olarak değiştirilmiş olup Kanun’da yapılan birtakım değişiklikler;
-
Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla manevi tazminat ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca koruma tedbirleri nedeniyle oluşan maddi ve manevi her türlü zararın tazmini istemleri Kanun kapsamına alınmıştır.
-
Komisyonun müracaatın ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve verilecek tazminat miktarının saptanmasında, gerekli gördüğü araştırmaları yapmaya veya üyelerden birine yaptırmaya ya da Cumhuriyet başsavcılıklarından bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmeye yetkili olduğu, ayrıca komisyonun giderlerinin, Bakanlık bütçesinden karşılanacağı düzenlenmiştir.
-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş olanların Komisyona yapacağı müracaat bakımından müracaatın elektronik ortamda da yapılabilmesine imkân tanınmıştır.
-
Kanun ile yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak müracaatın şekli ve süresi ayrıca koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
-
Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla manevi tazminat istemleri bakımından;
a) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesinde inceleme süreci devam eden bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren,
b) Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği bireysel başvuruların, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten veya düşme kararının tebliğinden itibaren,
c) Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle verdiği düşme kararı üzerine veya 10/10/2023 tarihinden itibaren doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların, bu Mahkemenin münhasıran iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren, üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Komisyon tarafından inceleneceği hüküm altına alınmıştır.
-
Komisyona, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki istemler bakımından 1.6.2024 tarihinden sonra müracaat edilebileceği düzenlenmiştir.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda yapılan birtakım değişiklikler;
-
Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi yasağının istisnaları düzenlenmiştir.
-
Kişisel verilerin yurt dışına aktarılması düzenlemesi değiştirilmiştir.
-
Kurulca verilen idari para cezalarına karşı, idare mahkemelerinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.
Saygılarımızla bilgilerinize sunarız.
8 Temmuz 2024
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ'NİN 2024/336 E. 2024/5458 K. NO'LU 08.07.2024 TARİHLİ KARARI
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararıtaraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkek eşin düğünden birkaç gün sonra ihtiyaç kredisi çektirdiğini, kredi çekmeyi normal bir yaşam tarzı olarak gördüğünü, habersiz başkaca krediler de çektiğini, bu durumun taraflar arasında tartışmalara yol açtığını, tüm bu borçlar içinde dahi yaşantısından, zevklerinden ödün vermek istemediğini ve harcamalarına kısıtlama getirmediğini, aynı zamanda kadının rızası dışında ailesine maddî destekte bulunduğunu, kadın ve çocukla ilgilenmeyerek geç saatlere kadar online oyun oynadığını ve oyun bağımlısı olduğunu, kadının FMF hastası olduğunu, bu nedenle yardıma ihtiyacı olduğunu, bun rağmen aracı elinden alıp kadının toplu taşıma ile gitmesine neden olduğunu, çocuğun bakımında yardımcı olmadığını, bu nedenle de annesinin yardım amaçlı evlerine geldiğini, bu durumdan dahi erkek eşin rahatsız olduğunu, Antalya iline tayin için başvurduğunu fakat tayini çıkmadan eşyalar ve çocukla birlikte kadını Antalya'ya gönderdiğini, tayini çıkmayınca da Kocaeli'ne geri çağırdığını, bu durumun kadının maddî açıdan zor durumda bıraktığını, keyfi, düşüncesiz tavırlar ile aile bütçesini sarsıcı tavırlar sergilediğini, bir tartışmada kulağını çektiğini, el kaldırdığını iddia ederek 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun'un 166. maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.188,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Kocaeli mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, kadın eşin evlilik birliği içerisinde evlilik öncesi aldığı arabasını sattırdığını, tüm harcamalarını kredi kartlarından yaptığını, sonra kredi kartları borçlarını ödemek için krediler çektirdiğini, ailesinden uzaklaştırmak için çeşitli bahaneler ürettiğini, kendi annesine hiç ihtiyacı yokken uzun süre evde misafir etiğini ve son olarak annesinin yanına Antalya'ya yerleşebilmek için tayin istediğini, evlilik birliğinden doğan borçların ödenmesinin erkek tarafından yapılmaya devam ettiğini, memur maaşıyla iki farklı ilde ev geçindirmesinin maddî olarak mümkün olmadığını, kadın eşin keyfi olarak ücretsiz izin kullandığını, makul hiçbir neden olmaksızın çocuğu alarak ailesinin yanına Antalya ilinde yaşamak için iş bu boşanma davasını açmasının haksız ve kötü niyetli bir davranış olduğunu ileri sürerek 4721 Sayılı Kanun'un 166. maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, yasal faizi ile 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın eşin erkek eşin misafirleri geldiğinde onları istemediği ve suratını astığı, kadın eşin hamilelik sürecinde erkek eşin istememesine rağmen kadın eşin annesinin taraflarla yaşamaya başladığı; erkek eşin kadın eşe ait arabaya el koyduğu, kadın eşin hamile iken otobüsle işe gitmek zorunda kaldığı, erkek eşin sürekli telefonundan oyun oynadığı, eşine karşı ilgisiz olduğu, eşine baskıyla kredi çektirdiği, doğum sonrası erkek eşin Antalya'ya tayin istediği, kadın eş ve çocuğu Antalya'ya bıraktığı, sonrasında tayinin çıkmadığı, taraflar arasındaki ayrılığın bu şekilde gerçekleştiği; birbirlerine karşı psikolojik baskı ve şiddet uygulayan eşlerin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 Sayılı Kanun'un 166. maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye bırakılmasına, çocuk yararına 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 900,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın birleşen davanın kabulü, kusur tespiti, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının miktarı ile kişisel ilişki yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın asıl davanın kabulü, kusur tespiti, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk ve iştirak nafakası ile kişisel ilişki yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan incelemede erkeğin kadına fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığı, eşine karşı ilgisiz olduğu, buna karşılık kadının da eşinin misafirlerini istemediği, erkek eşin istememesine rağmen kadın eşin annesinin taraflarla yaşamaya başladığı, gerçekleşen olaylara göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, az kusurlu kadın eş yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu; boşanma davası açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin isabetli olduğu; kadının çalıştığı, düzenli ve sürekli bir gelirinin bulunduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının bir birine denk olduğu, kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği bu durumda 4721 Sayılı Kanun'un 175. madde koşulları kadın yararına oluşmadığı halde, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmadığı; çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki süresinin yetersiz olduğu gerekçesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata; çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftasonu cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00't kadar, yarıyıl tatilinin ikinci haftası cumartesi günü saat 10.00'dan takip eden cumartesi günü saat 17.00'a kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3. günü saat 17.00'a kadar, babalar gününde saat 10.00'dan aynı gün saat 17.00'a kadar, çiftli yıllarda çocuğun doğum günlerinde saat 10.00'dan aynı gün saat 17.00'a kadar ve yaz tatillerinde her yıl 1 Temmuz saat 10.00'dan, 30 Temmuz saat 17.00'a kadar yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisine; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 Sayılı Kanun'un 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri 1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi, tazminat ve iştirak miktarları ile nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, iştirak nafaka miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat koşullarının kimin yararına oluştuğu, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı ile kadın yararına nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Kanun'un 4. maddesi, 166. maddesi, 174. ve 175. maddeleri ile 330. maddesi, 6100 Sayılı Kanun'un369. maddesinin birinci fıkrası, 370. maddesiyle 371. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun'un371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle kadın eşin hastalığı ve hamileliği döneminde annesinin yardımına muhtaç olduğunun bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığının, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre yine de erkeğin ağır kusurlu olduğunu anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan sebeple; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun'un370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.07.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.